Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sporcularda Dayanıklılık İle Alakalı Genler Nelerdir ?

  Sporcularda Dayanıklılık İle Alakalı Genler Nelerdir ? Elif Aydın   Sportif performansta genetik faktörler oldukça önemli olup performans sırasında bu genetik faktörlerin etkileri bulunmaktadır. Atletik performans için önemli olan kuvvet, güç, dayanıklılık gibi bileşenler, %66 oranında genetik ile doğrudan ilişkilidir. %34’ü ise çevresel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Bu faktörler; beslenme, ekipman, motivasyon gibi etmenler olabilmektedir. (Ahmetov ve ark., 2013; Ahmetov ve ark., 2015; Lopez-Leon ve ark., 2016). Şekil 1 Dayanıklılık Performans İle İlişkili Genler   Dayanıklılık sporlarında önemli belli başlı faktörler vardır. Bunlar; yavaş kasılan fibril oranı ve maksimum simal kalp debisidir. Burada yavaş kasılan fibril oranı ve maksimum simal kalp debisi genetik faktörlerin etkisindedir. Oranlara da bakıldığında da iki faktörün kalıtsal olduğu söylenmektedir. (Simoneau ve ark., 1995; Bouchard ve ark., 1999; Alonso ve ark., 2014).   Dayanıklılık performansını da belirleyen far

GDO'lu Ürünler Hayatımızı Kurtarabilir Mi ?

  GDO'lu Ürünler Hayatımızı Kurtarabilir Mi ? Beste Nur Karakuş   Dünya nüfusunun hızla artması insanlık için bir tehdit oluşturmaktadır. Yüzyıllar içerisinde dünyada herkese yetecek kadar tüketecek besin kalmaması, küresel ısınma sonucu kuraklık veya sellerin meydana gelmesi ve bunun sonucunda herhangi bir bitki türünün yetiştirilmesinin zorlaşması bu tehditlere örnektir. Genetik mühendisliği yardımıyla, normal şartlarda doğada oluşmayacak ya da oluşsa da verimi yeteri kadar olmayan besinlerin üretimi amaçlanır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar daha yüksek verim sağlayabilir, bunun yanı sıra daha uzun süreli raf ömrü taşıyabilir. Aynı zamanda kuraklık gibi ekstrem koşullara dirençli bitkiler ortaya koyabilir.   Bitkiler, insanların kalorilerinin bir kaynağıdır.  Hayvanlar da besinlerini doğrudan veya dolaylı olarak bitkilerden alırlar. Bitkilerin canlı kalabilmesi için dışarıdan gelen streslerle başa çıkmaları gerekir (Yıldız ve ark., 2020).   Abiyotik stres; aşırı düşük sıc

Poligenik Kalıtım

  Poligenik Kalıtım Sude Coşkun  Çeşitli özelliklerimizin nesilden nesile aktarılmasına kalıtım denir. Kalıtımı incelediğimizde birden fazla çeşide ayrıldığını gözlemleriz. Mendelian kalıtım olarak bildiğimiz tek genli kalıtım çeşidi bunlardan bir tanesidir. Kalıtımın babası olarak bilinen Mendel ve ileri sürdüğü Mendelian kalıtımına göre özellikler tek genin kalıtımına bağlı olarak belirlenir. Bu genlerde meydana gelen bazı sorunlar hastalıklara sebep olur ve biz bu hastalıklara tek gen hastalıkları deriz. Bilimin ilerlemesiyle birlikte aslında tek kalıtım biçiminin Mendelian kalıtımı olmadığı görülmüştür. Bazı özelliklerin 2 hatta daha fazla gen ile ilişkili olduğu bilim insanları tarafından kanıtlanmıştır. Bir özelliğin kalıtımında 2 genin etkili olduğu kalıtım biçimine digenik kalıtım denirken birden fazla genin birlikte veya birikimli etkisiyle bir özelliği belirlemesine ise poligenik kalıtım denmektedir. Şekil 1: Kalıtım biliminin babası Gregor Mendel (1).    Uzun süre bilim insa

Corilagin’in Ateroskleroz’a Olan Etkisi

  Corilagin’in  Ateroskleroz’a Olan Etkisi Gülsüm Nur Bozkurt    Şekil 1: Corilagin'in bulunduğu  Ruscus hypophyllum bitkisi.     Ateroskleroz, tüm dünyada yaygın olarak görülen, yaşlılarda ölüme sebep veren endotel hasarı ile başlayan kronik kardiyovasküler bir hastalıktır.   Hastalık endotel işlev bozukluğu ile başlayıp, dolaşımdaki monositlerin damar duvarı içerisine girerek köpük hücre oluşturması ve intimal düz kas hücre proliferasyonu ile devam etmektedir. Aterosklerozun patogenez i incelendiğinde lipoprotein birikimi, inflamatuar yanıt, plak oluşumu ve kalsifikasyon ile ilişkili olduğu görülmektedir. Doğuştan bağışıklık sistemimizin bir parçası olan makrofaj hücrelerinin aterosklerotik inflamasyon un çözümünde önemli role sahip olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Makrofajları ise inflamasyon a verdikleri yanıta göre M1 ve M2 makrofajlar olarak iki alt sınıfta incelemek mümkündür. M1 makrofajlar doku hasarına sebep olurken M2 makrofajlar doku tamirini sağlama

Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ?

  Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ? Senanur Karakuş    Şekil 1   Adenozin, bir enerji kaynağı olan ATP’nin parçalanması sonucu oluşan bir biyomoleküldür. Adenozin, adenozin reseptörlerine bağlanarak reseptörleri aktive eder ve vücudumuza dinlen uyu komutu verir. Beynimizin gün içinde enerji kullanması sonucunda nöronların içinde adenozin miktarı artar.  Adenozin miktarının artması sonucu yorgunluk hissederiz (3).   Adenozin nöronlara bağlanarak aktive ettiği adenozin reseptörünün çeşidine göre farklı etki gösterir.   Adenozin, beyni uyanık tutan A1 reseptörüne bağlanıp aktive ederse uyanık kalmamıza yardımcı olan nöronların aktivitesi azalır. Adenozin, uykuyu başlatan A2a reseptörüne bağlanıp aktive ederse uykuyu sağlayan nöronların aktivitesi artar.   Bu iki reseptörün etkisi farklı olsa da sonuç olarak uykuyu başlatma ve uyanık kalmayı zorlaştırma etkisi oluşturur ve   uyku oluşur (1). Şekil 2: Adenozin reseptörleri ve uyku.   Uyku sırasında beynimiz enerji depolarını yenile