Ana içeriğe atla

Sözlük

Ctrl+F tuşları ile arama çubuğunu açıp aradığınız kelimeyi kolayca bulabilirsiniz.

A

  • Absorbsiyon: Emilim.
  • Adaptasyon: Uyarlanma
  • Adenokarsinom: Vücudun mukus üreten glandüler hücrelerinde görülen kanser türlerine verilen isimdir.
  • Ad Libitum Besleme: Hayvanların önüne istedikleri zaman istedikleri kadar yiyebilecekleri ve içebilecekleri kadar yem ve su koyularak besleme yapılması.
  • Alkaloid: Amin yapılı ve bir bitki tarafından üretilen kimyasal bileşik.
  • Allel : Homolog kromozomlarda bulunan bir genin biri anneden diğeri ise babadan gelen alternatif kopyalarından her birine allel denir.
  • Allojenik: Bir donörden veya vericiden alınan hücre veya dokunun hastaya nakledilmesi.
  • Anjiyogenez: Var olan kan damarlarından yeni damarların oluşmasına denir. 
  • Antiinflamatuar: İnflamasyonu önleyen madde ya da tedavi yöntemi.
  • Antisekretuar: Salgı önleyici.
  • Antropo-Zoonozlar: İnsanlardan hayvanlara bulaşabilen hastalık türleri.
  • Apiterapi: Tedavi amacıyla arı ürünleri ve arı zehrinin kullanılmasıdır. 
  • Apitoksin: Arı zehri. 
  • Apoptoz: Programlanmış hücre ölümü.
  • Ardışık Gen Sendromu: Kromozomal DNA’da meydana gelen mikrodelesyon sonucu oluşan sendromdur.
  • Asentrik: Sentromere sahip olmayan kromozomlara verilen addır. Bu kromozomlar mitoz bölünme sırasında tutunma işlemini gerçekleştiremeyecekleri için bölünemezler ve yavru hücrelere aktarılamazlar.

B

  • Bakteriyel Vajinozis: Anerobik bir bakteri olan Gardnerella Vaginalis'in normalden fazla olarak vajinada bulunmasıyla oluşan ve vajinadaki dengesizlikle birlikte, kötü kokulu akıntılara sebep olur.

  • Baz Çifti: Birbirlerini tamamlayan iki iplikli DNA üzerinde bulunan komplementer nükleotid çifti.
  • Biyobelirteç: Normal biyolojik süreçler, patolojik süreçler veya terapötik bir işleme karşı farmakolojik cevabın göstergesi olabilen, objektif olarak ölçülüp değerlendirilmesi yapılabilen özelliğe biyobelirteç denir.

C

  • CAD (Caspase Activated Dnase): Apoptoz sırasında DNA'yı spesifik bölgelerden kesen enzim. 
  • Crossing Over: Mayoz bölünmenin Profaz 1 evresinde, ikili çift halinde yerleşmiş olan homolog kromozomlar arasında gerçekleşen karşılıklı parça değişimidir. Bu sayede genetik çeşitlilik sağlanır.

D

  • Dehidrasyon: Su Kaybı.
  • Dehidroepiandrosteron (DHEA): Böbrek üstü bezlerden salgılanan ve ACTH'un kontrolünde olan bir hormon.
  • De novo: Yeni baştan anlamına gelir, biyolojide kendiliğinden ve kalıtsal olmayan anlamlarına da gelmektedir. 
  • Deri Papillomu: Bir diğer adı siğildir. İnsan Papilloma Virüsünün (HPV) derinin üst tabakasına yerleşmesiyle oluşan bir enfeksiyondur.
  • Dilatasyon: Genişleme.
  • Displazi: Hücre yapısının değişmesi sonucunda normal hücreler ile değişime uğramış hücrelerin bir arada bulunması. Doku yapısında değişimin (bozulmanın) meydana gelmesi.
  • Dizi (Sekans): DNA nükleotidlerinin belli bir alanda incelemek için sıralanması.
  • DNA Polimeraz: Tek iplikli DNA’ya uygun bazları getirerek tek iplikli DNA’nın çift iplikli olmasını sağlayan enzimdir. DNA’nın çoğalmasını sağlar.

E

  • Ektoparazit: Bulaştığı konağın vücudunun yüzeyine yerleşen ve yaşamını sürdüren parazitlerdir.
  • Endikasyon: Herhangi bir ilacın ne şekilde uygulanacağı ve hangi hastalıklarda kullanılacağını ve/veya bir operasyonun hangi şartlarda yapılması gerektiğinin uygun olacağını belirten terimdir. 
  • Endoparazit: Bulaştığı konağın vücudunun iç bölgesine yerleşen ve üreyen parazitlerdir.
  • Endoredublikasyon: Hücre bölünmesi olmamasına rağmen çekirdekteki genomun kendi kendini iki katına çıkarması olayıdır.
  • Endotel: Kan ve lenf damarlarının iç yüzünü oluşturan doku.
  • Enfestasyon: Hastalık etkeni olmaksızın, parazitik eklem bacaklıların canlıların vücutlarına yerleşmesi ve üreyerek çoğalması durumudur. 
  • Enhancer (Arttırıcı/İlerletici): Bir gen bölgesinin transkripsiyon oranını arttırmaya yarayan bölgeler ve/veya elementlerdir.
  • Epigenetik: Gen dizisi üzerinde bir farklılık yaratmadan, gen ifadesini değiştiren ve fenotipe etki eden faktörler.
  • Epistazis: Bir gen veya gen grubunun alleli olmayan başka bir genin ifadesi üzerine yaptığı etki.
  • Erizipel: Yılan hastalığı olarak da bilinen ve Streptokok bakterilerinin neden olduğu bir cilt rahatsızlığıdır. Bakterilerin deri altına girmesiyle bölgede şişlik, ağrı, kızarıklık ve ısı artışı görülür.

F

  • Farmakodinami: Farmakoloji biliminin alt dallarından biri olan Farmakodinami, tasarlanan ilaçların vücutta ortaya çıkardıkları etkileri inceler.
  • Fermantasyon: Organik bileşiklerin oksijen kullanılmadan enerji elde edildiği süreçtir.
  • Fetal:Gebeliğin başlangıcında anne karnındaki canlıya ait, fetüse ait.
  • Fiksasyon: Tespit.
  • Fitokimyasal: Bitkiler tarafından üretilen ve bitkileri virüs, bakteri, mantar veya bitki yiyen böcekler gibi zararlı etkenlere karşı koruyan kimyasal bileşikler.
  • Flanking Dizi: Bir genin transkripsiyonunun yapıldığı nükleik asit dizisinin sol veya sağ kısmında bulunan kesim olarak tanımlanır.
  • Flavonoid: Mantarlarda ve bitkilerde bulunan sekonder metabolitlerin sınıflarından biridir. 

G

  • Gastrointestinal: Ağız ile anüs arasındaki birçok organın görevli olduğu boşaltım ve sindirim sistemine verilen isimdir.
  • Genetik: Genlerin görevlerini, yapılarını ve nesiller arasında oluşan yeni bireylere aktarımını inceleyen, kısacası kalıtımla ilgilenen bir bilim dalıdır. 
  • Gen Konversiyonu: Genellikle Mayoz bölünme sırasında eşit olmayan crossing over sebebiyle gerçekleşen, birbirine benzer kromozomların belirli gen dizilerinin karşılıklı yer değiştirdiği durumdur. 
  • Gestasyonel Diyabet: Diğer bir ismiyle gebelikte diyabettir. Gebelik süresinde gelişip ortaya çıkan doğumdan sonra düzelen yüksek kan şekeridir.
  • Glandüler : Salgı üreten / Salgı bezi.
  • Gonozomal Kromozom: Cinsiyet kromozomlarıdır. Kadınlarda XX erkeklerde ise XY olarak gösterilir.

H

  • Hemizigot: Bir organizmada allellerden yalnızca birinin bulunduğu durumudur. Hemizigotluk bir delesyon veya cinsiyet kromozomlarından birinde bulunması nedeniyle ikinci kopyasının olmaması halinde ortaya çıkabilir.
  • Herbivor: Otçul canlılar.
  • Heterokromatin: Kromatinin sıkı bir şekilde katlandığı, gen ifadesi bakımından inaktif/kapalı olan bölgelerdir.
  • Hiperplazi: Hücrelerde anormal derecede çoğalmanın olması durumu.
  • Hipertopik: Madde yoğunluğunun su yoğunluğundan yüksek olduğu durumdur.
  • Hipertropi: Hücrenin aşırı derecede büyümesi olayı.
  • Hipotonik: Su yoğunluğunun madde yoğunluğundan yüksek olduğu durumdur.
  • Hirsutizm: Androjen hormon düzensizliğine bağlı olarak kadınlarda ortaya çıkan erkek tipi kıllanma sorunudur.
  • Hücre Döngüsü: Bir hücrenin bölünmeye başladığı andan itibaren başlayan ve bir sonraki bölünmeye kadar devam eden zaman aralığıdır. 

I

İ

  • İmmünomodülasyon: İmmün yanıtının yeniden düzenlenmesi. Düzenleme sırasında bağışıklık sisteminin etkisi arttırılır veya azaltılır. 
  • İnflamasyon: İltihaplanma. Bağışıklık sisteminin canlı ya da canlı ya da cansız ajanlara karşı oluşturduğu yangısal tepki.
  • İnhibisyon/ İnhibe Etmek: Engellemek, baskılamak.
  • İnsidans : Sağlıklı bireylerin zaman dilimi içerisinde herhangi bir hastalığa yakalanma olasılığını gösteren ölçüttür.  
  • İntramural: Bir organ duvarının iç bölümü.
  • İntrauterin Büyüme Geriliği: Anne karnındaki fetüsün eksik büyüme gösterdiği durumdur.
  • İntravenöz: Vücuda ilaç alim yöntemlerinden biridir. Damar yolu ile alımı tanımlar.
  • intravezikal: Mesane içi.
  • İntrensek Faktörler: Bir organın veya vücudun kendiliğinden ürettiği faktörlerdir. 
  • İnvaziv Müdahale: İğne, ameliyat, dikiş atma gibi vücudun bütünlüğünü bozan girişimlerdir.
  • İn vitro: Canlı bir organizmanın dışında, gerekli ortam şartlarının sağlanmasıyla gerçekleştirilen çalışmalara denir. 
  • İn vivo: Canlı organizmalarda gerçekleştirilen çalışmalara denir. Hayvan deneyleri bu tarz çalışmalara girer.
  • İskemi: Dokulara gelen kan akışının yavaşlaması veya tamamen kesilmesi ile meydana gelen doku hasarı durumudur.
  • İzotonik: Su ve madde  yoğunluklarının eşit olduğu durumdur.

J

  • Jel Elektroforezi: DNA, RNA gibi yüklü moleküllerin elektriksel alana göç etmesi ve büyüklüklerine göre ayrılmasıdır.

K

  • Kanibalizm: Yamyamlık.
  • Kaprofaji: Çekum içeriğinin (dışkının) yenmesi.
  • Kalsifikasyon: Vücuttaki belli dokularda kalsiyum birikimi.
  • Kalp Debisi: Bir organizmanın kalbinin dakikada pompaladığı kan hacmidir. 
  • Karsinoma in situ: Değişime uğramış ve kanserleşmiş hücrelerin bütün dokuya yayılmadığı belirli bir bölgede bulunduğu durumdur. 
  • Konstipasyon (Kabızlık): Kalın bağırsağın dışkıdaki suyu fazla absorbe etmesinden kaynaklı oluşan bir hastalıktır. Dışkının kurumasıyla vücut dışına atılması daha da zorlaşır. 
  • Kontraksiyon: Kasılma hareketidir. 
  • Kontrendikasyon: Herhangi bir tedavinin veya ilacın hastaya zarar vermesi nedeniyle alınmaması durumudur.
  • Kriyo Tüp: Hücre kültürü dondurma işlemi sırasında kullanılan ve sıvı azot içerisinde -196°C gibi düşük sıcaklıklara dayanabilen plastik tüplerdir.
  • Kriyoprotektan Madde: Hücre kültürü dondurma işlemi sırasında elektrolit konsantrasyonundaki artışı ve buz kristallerinin oluşumunu kontrol etmek amacıyla kullanılan bağlayıcı maddelerdir. 
  • Kromatid: Hücre bölünmesinde sentezlenip sentromer ile birbirine tutunmuş iki DNA kopyasından birine denir. Birleşik halleri kromozomu meydana getirir. 
  • Kromatin: Genetik bilgiyi içeren DNA ve proteinlerin kombinasyon oluşturduğu ipliksi yapıdır.
  • Kromomer: Mitoz veya mayoz hücre bölünmesinin Profaz aşamasında kromozomlar üzerinde boncuk şeklinde görülen yoğun kromatin yapıdır.
  • Kromozom: Gen dizilerini içeren DNA’nın Histon proteinleriyle paketlenip yoğunlaşarak oluşturduğu yapıdır. Hücre çekirdeğinde konumlanır ve canlıda kalıtımdan sorumludur.

L

  • Larengoloji: Bir diğer adı Kulak burun boğaz (KBB) bölümünün alt dallarından biridir. Larinks yani gırtlak ve dolayısıyla ses hastalıkları ile ilgilenir.
  • Lenfogranülomatoz: Hodgkin Lenfoma olarak da bilinmektedir. Bağışıklık sisteminde görev alan lenfosit hücrelerinde meydana gelen değişimler ile başlayan kanser türüdür. 
  • Letal: Öldürücü.
  • Lokus: Bir genin, kromozom üzerindeki kendine özgü konumu.

M

  • Malformasyon: Bir organda veya dokuda meydana gelen olağan dışı oluşum veya biçim bozukluğu olarak tanımlanabilir.
  • Makrosatellit Diziler: Yaklaşık 100-1000 bç boyutunda olan uzun tekrarlı DNA dizileridir.
  • Maternal: Anneden gelen, anneyle ilgili.

  • Maternal Anemi: Gebelik anemisi olarak bilinen, annenin hemoglobin değerinin referans değerden düşük olduğu durumdur.
  • Metaplazi: Bir hücre türünün değişime uğramasıyla farklı bir hücre tipine dönüşmesi durumu.
  • Metastaz: Kanserli hücrelerin bulundukları dokudan başka bir dokuya sıçramasına verilen isimdir. 
  • Mikro RNA (MiRNA): Protein kodlamayan, fakat protein kodlayabilen RNA'ların translasyonlarının düzenlenmesinde görev alan RNA türüdür.  
  • Mikrosatellit (STR): Yaklaşık 2-6 bç boyutunda olan kısa tekrarlı DNA dizileridir.
  • Miksoploid: Poliploid ve diploid hücrelerin bir arada bulunma durumudur.
  • Monomerik: Yalnızca bir polipeptit zincirinden oluşan proteindir.
  • Morbidite: hastalık durumunda olma. Belli bir popülasyonda hasta olanların istatistiksel ölçümü.
  • Mortalite: ölüm durumu. Belli bir popülasyondaki ölüm oranı.
  • Multimerik: En az iki veya daha fazla polipeptit zincirinden oluşan protein.
  • Multipotent Kök Hücre: Birtakım özelleşmiş hücre tipini oluşturabilen kök hücre türüdür. Farklılaşma özelliğini kısmen kaybetmiştir.
  • Müzikoterapi: Günlük hayattaki stresi azaltmak ve bireyin ruhsal durumunu düzeltmek için müziğin klinik olarak kullanılması durumudur. Müzikoterapi sadece müzik dinlemeyi değil şarkı söylemeyi ya da herhangi bir enstrüman çalmayı kapsar.
  • Myometrium: Rahimin kaslardan oluşan orta tabakasıdır.

N

  • Nekrotizan Enterokolit: Erken doğumla meydana gelen bebeğin bağırsak duvarındaki inflamasyonla nekroza yani doku ölümüne sebep olur. Ciddi bir gastrointestinal  hastalığıdır.

  • Nekroz: Çeşitli kimyasal veya fiziksel etkiler nedeniyle meydana gelen travmatik hücre ölümüdür. Patolojik bir olay olan nekrozda hücrelerin toplu ölümü meydana gelir. 

  • Neonatal: Yenidoğan.

  • Neonatal Dönem: Yenidoğanın doğumundan itibaren dördüncü haftanın sonuna kadar olan döneme denir.

  • Nesep SNP Markerları (LISNPs): Babaya veya anneye bağlı soy analizlerinde kullanılan SNP markerlarıdır.

  • Nitrozaminler : Sigaranın etken maddesi olan tütünün ve gıdaların fermantasyonu sırasında oluşan kanser yapan organik bileşiktir.

  • Non-farmakolojik Yöntem: herhangi bir ilaç kullanılmadan ağrının geçirilmesidir. Masaj, gevşeme veya hayal kurmak non- farmakolojik yöntemlere örnektir.

  • Northern Blot: Spesifik RNA molekülünün tanımlanmasında kullanılan bir hibridizasyon yöntemidir. RNA'ların elde edilmesini takiben jel elektroforez yöntemi uygulanarak RNA'ların ayrılmaları sağlanır. Ardından örnekler naylon veya nitroselüloz filtre üzerine aktarılır ve filtre ile probun bulunduğu solüsyon içerisine aktarılır. Son olarak inceleme yapılır.
  • Nörotransmitter: Hem nöronlar arasında hem de nöron ve diğer çeşitli hücreler arasındaki iletişimi sağlayan kimyasallardır. 

  • Nörodejeneratif Hastalık:  Çevresel etikler ile rastlantısal olarak ya da genetik olarak ortaya çıkabilen, sinir sistemini oluşturan nöronların fonksiyonunu etkileyen ve sinir hücrelerinin ilerleyici yapısal bozunmasına ya da ölümüne neden olan hastalıklar için kullanılan tanımdır.

O

  • Oftalmoloji: Gözde oluşan hastalıkların teşhisi, tedavisi ve gözün yapısıyla ilgilenen bir bilim dalı. 
  • Omnivor: Hem etçil hem de otçul canlılar.
  • Onkolitik Virüs: Telomeraz aktivitesi yüksek olan kanser hücrelerini hedef alıp saldıran virüslerdir.
  • Organ Transplantasyonu: Organ nakli.
  • Orofasiyal Yarık: Tavşan dudak olarak da bilinen bu hastalık, gebelik döneminde çeşitli nedenler sonucunda bebeğin damak ve/veya dudağında meydana gelen gelişimsel anomalidir.
  • Otitis Media: Orta kulak iltihabı.
  • Otolog: Hastanın kendi hücrelerinin veya dokusunun aynı hastanın hasarlı bölgesine nakledilmesi.

Ö

  • Ökromatin: Kromatin katlanmasının gevşek olduğu, gen ifadesine açık bölgelerdir. Aktif transkripsiyon bölgeleri ve gen bölgeleri açısından zengindir. 
  • Özofagus: Yemek borusu.

P

  • Paraneoplastik Sendrom: Bir kanser oluşumunun doğrudan etkilemediği fakat dolaylı olarak oluşmasında etkili olduğu sendromlardır.
  • Patogenez: Bir hastalığın oluşum ve gelişimi boyunca organizmada görülen değişimlerin bütünü.
  • Penetrans: Belirli bir özelliğin ifade edilmesini sağlayan bir genin görülme olasılığını ifade eder.
  • Perinatal: Gebeliğin 22. haftasıyla doğumdan sonraki 7. gün arasındaki zaman.
  • Pituiter: Hipofiz bezi.
  • Pleiotropi: Tek bir genin birden fazla fenotipik özelliğe etki etmesi durumudur.
  • Polisiklik Aromatik Hidrokarbon: Kömür ve yağlarda bulunan ve biyoyakıtların yakılmasında yan ürün olarak ortaya çıkan bileşiklerdir.
  • Preeklampsi: Gebelik zehirlenmesi olarak adlandırılan, hamileliğin 2. yarısında hipertansiyon ile ortaya çıkan bir durumdur.
  • Preterm Doğum:Gebelik süresince fetüsün 20 ila 37. Haftaları arasında meydana gelen erken doğumdur.
  • Prob: İşaretli RNA veya DNA molekülüdür. Moleküler hibridizasyon yöntemlerinde kendilerine komplementer dizilere bağlanırlar ve incelenmesi istenilen örneğin (DNA veya RNA örneği) ortaya çıkmasını sağlar.
  • Proinflamatuar: İnflamasyonu artırıcı.
  • Proteozom: Hücre içerisinde kullanılmayacak veya yıkılmış proteinlerin parçalanmasında görev alan enzimatik kompleks.
  • Pulmoner: Akciğere ait anlamına gelmektedir.

R

  • Regüle Etmek: Düzenlemek.
  • Remisyon: Kronik bir hastalığa sahip bireylerin hastalık belirtisi göstermediği süre.
  • RNA: Ribonükleik asit. Bir baz, beş karbonlu riboz şekeri ve fosfat grubu içeren nükleotidlerden meydana gelir. DNA’da saklanan genetik bilginin proteine çevrilmesinde önemli roller oynarlar. Birçok virüste genetik materyal olarak da kullanılmaktadır.
  • Robertson Translokasyon: Translokasyon kromozomdan bir parçanın kopması ve başka bir kromozoma yapışmasıdır. Kromozomomlarda p ( küçük kol) ve q ( büyük kol) olmak üzere iki kol bulunur. Sentromerler kromozomun iki kolunu birbirine bağlar. Sentromerler, kromozomların ucundaysa akrosentrik kromozom olarak adlandırılır. Robertson Translokasyonu ise iki akrosentrik kromozomların birleşip tek bir kromozom haline gelmesidir.
  • Rodent Hayvanlar: Kemirgenler grubuna ait hayvanlardır.

S

  • Satellite DNA: Kromozomların genellikle sentromer bölgesinde bulunan tekrarlı DNA dizileridir. 
  • Sentromer: Kromozomların mitoz bölünmede iğ ipliklerine tutunmasını sağlayan bölgedir. Aynı zamanda iki kardeş kromatidi birbirine bağlar ve kromozomu iki parçaya böler.
  • Sepsis: herhangi bir şekilde enfekte olunmasının ardından, vücudun, oluşan enfeksiyona karşı verdiği yanıt nedeniyle ortaya çıkan ve bazı zamanlarda yaşamı tehdit edebilecek kadar ilerleyen durumdur.
  • Serviks: Uterusu vajinaya bağlayan kısım.
  • Silencer (Susturucu): Bir gen bölgesinin transkripsiyon oranının azalmasına neden olan bölgeler ve/veya elementlerdir.
  • Silent (Suskun) Mutasyon: Oluşan baz değişimleri aminoasit kodlamasında görev alan dizi üzerinde gerçekleşmeyen mutasyonlardır. Oluşacak proteinin dizisini etkilemezler.
  • Sinaps: İki nöron arasında veya bir nöron ile başka bir tür hücre arasında bulunan bağlantı noktasıdır.
  • Sitogenetik: Kromozomların hücre davranışını inceleyen bilim dalıdır.
  • Sporadik: Kendiliğinden meydana gelen, düzensiz, gelişigüzel anlamlarını taşımaktadır. 
  • Stimüle Etmek: Uyarmak.
  • Stutter Peaks: Elektroferogramda örneğin oluşturması gereken  gerçek zirve öncesinde veya sonrasında oluşan yanıltıcı zirvelerdir. 
  • Supresyon: Baskılama.

Ş

  • Şaperon: Polipeptit zincirlerinin doğru bir şekilde katlanıp üç boyutlu protein halini almalarına yardımcı olan proteinlerdir. 

T

  • Tamamlayıcı DNA (cDNA): Ters transkriptaz enzimi yardımıyla mRNA'ya komplementer olarak elde edilen DNA dizisidir. 
  • Tek Nükleotid Polimorfizmi (Single Nucleotide Polymorphism / SNP): Bir organizmanın genomunun herhangi bir dizisinde tek baz değişimi sonucunda meydana gelen özgün DNA dizi varyasyonu.
  • Telomer: Ökaryotik canlıların kromozom uçlarında yer alan ve tekrar dizileri içeren heterokromatin bölgedir. Her replikasyon sonrası kromozom uçlarında eşlenemeyen bölgelerin kalmasıyla meydana gelen telomer kısalması olayı, yaşlanmanın ve hücre ölümünün en temel sebeplerinden biridir.
  • Telomeraz: Telomer bölgelerindeki eksilmeyi/kısalmayı önlemek için telomer sentezleyen enzimdir. Yalnızca kök hücrelerde ve kanser hücrelerinde bulunarak bu hücrelerin uzun ömürlü olmasını sağlar.
  • Teratogen: Anne ilaç veya kimyasal aldığında bu maddelerin annenin dolaşımından plesantaya geçmesi ve bebekte kusurlara yol açmasıdır.
  • Teratojen: Bazı ilaçlar ve diğer bazı kimyasal maddeler gebelikte  alındığında plasentadan fetal dolaşıma geçerek fetusta malformasyonlara neden olurlar. Bu duruma teratojenezis adı verilir. Teratojenezis oluşturan ilaç ve diğer etkenlere teratojen denir.
  • Ters Transkriptaz Enzimi (Revers Transkriptaz): Bir RNA ipliğini kalıp olarak kullanarak yeni DNA dizisinin sentezlenmesini sağlayan enzim. 
  • Toraks: Göğüs.
  • Torakotomi: Bir diğer adıyla göğüs kafesi cerrahisi, göğüs kafesinin açılması ve cerrahi işlemlerin uygulanmasıdır. 
  • Transgenik: Genetiği değiştirilmiş.
  • Transisyon Geçiş: DNA dizisinde bir pürin bazının diğer bir pürin bazına veya bir primidin bazının diğer bir primidin bazına dönüşmesi olayıdır.  
  • Transversiyon Geçiş: DNA dizisinde bir pürin bazının bir pirimidin bazına veya bir primidin bazının bir pürin bazına dönüşmesi olayıdır. 

U

  • Uniparental Dizomi: Bir kromozom çiftinde bulunan iki kromozomun da tek bir ebeveynden geldiği anormal durum.
  • Uterus: Rahim.

Ü

  • Üçlü Tekrarlar: Canlının geninde bir üçlü nükleotid grubunun tekrar sayısının artmasıyla ortaya çıkan ve günümüzde bilinen birçok hastalığın kaynağı olan mutasyondur.

V

  • Varyasyon: Değişim / çeşitlilik.
  • Veneroloji Bilim Dalı: Zührevi hastalıklar ile ilgili araştırma yapan bilim dalı.
  • VNTR (Minisatellit Dizileri): Yaklaşık 10-100 bç boyutunda olan orta uzunluğa sahip tekrar eden DNA dizileridir.

Y

  • Yanlış Anlamlı Mutasyon: Aminoasit dizilimini sağlayan kodonlardaki  bazların değişimi sonucunda aminoasit diziliminin değişmesine denir. 
  • Yılan Hastalığı (Erizipel): Streptokok bakterilerinin neden olduğu bir cilt rahatsızlığıdır. Bakterilerin deri altına girmesinin ardından bölgede şişlik, ağrı, kızarıklık ve ısı artışı görülür.  
  • Yönlendirilmiş Mutagenez: Bir canlıya adaptif bir özelliğin kazandırılmasını hedefleyen, mutant bölge içeren oligonükleotidleri primer olarak kullanarak belirli bölgesinde mutasyon taşıyan bir gen kopyasının oluşturulduğu uygulamadır.

Z

  • Zebra Balığı: Günümüzde model organizma olarak çokça kullanılan bir tatlı su balığı türüdür. genomik ve genetik verilerine ZFIN veri tabanından ulaşılabilir. 
  • Zoo-Antroponozlar: Hayvanlardan İnsanlara geçebilen tüm hastalık türleri.
  • Zoonoz Hastalık: Hayvanların ve insanların birbirlerine bulaştırabildikleri hastalık türleri.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi

  Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi Senanur Karakuş   X kromozomuna bağlı Adrenolökodistrofi, çok uzun zincirli yağ asitlerinin (VLCFA) anormal metabolizmasından kaynaklanan peroksizomal bir hastalıktır. ABCD1 geni, X kromozomu üzerinde bulunur ve adrenolökodistrofi  proteinini kodlayarak uzun zincirli yağ asitlerinin peroksizoma girişinde membran geçişini sağlar. Yağ asitlerinin membrandan geçip peroksizoma girmesiyle uzun zincirli yağ asitleri  ß-oksidasyona uğrar.   ß - oksidasyon , ATP (enerji) üretmek için yağ asidi moleküllerinin daha küçük birimlere ayrıldığı metabolik bir süreçtir. Yağ asitlerinin oksidasyonu başlıca mitokondri organelinde gerçekleşir fakat peroksizom organelleri de mitokondridekine benzer şekilde yağ asitlerinin oksidasyonunu gerçekleştirebilir. Şekil 1   ABCD1 geninde oluşan mutasyonlar sonucu uzun zincirli yağ asitleri peroksizomların içerisine giremez. Yağ asitleri peroksizoma giremediği için parçalanamaz. Bunun sonucunda uzun zincir

Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ?

  Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ? Senanur Karakuş    Şekil 1   Adenozin, bir enerji kaynağı olan ATP’nin parçalanması sonucu oluşan bir biyomoleküldür. Adenozin, adenozin reseptörlerine bağlanarak reseptörleri aktive eder ve vücudumuza dinlen uyu komutu verir. Beynimizin gün içinde enerji kullanması sonucunda nöronların içinde adenozin miktarı artar.  Adenozin miktarının artması sonucu yorgunluk hissederiz (3).   Adenozin nöronlara bağlanarak aktive ettiği adenozin reseptörünün çeşidine göre farklı etki gösterir.   Adenozin, beyni uyanık tutan A1 reseptörüne bağlanıp aktive ederse uyanık kalmamıza yardımcı olan nöronların aktivitesi azalır. Adenozin, uykuyu başlatan A2a reseptörüne bağlanıp aktive ederse uykuyu sağlayan nöronların aktivitesi artar.   Bu iki reseptörün etkisi farklı olsa da sonuç olarak uykuyu başlatma ve uyanık kalmayı zorlaştırma etkisi oluşturur ve   uyku oluşur (1). Şekil 2: Adenozin reseptörleri ve uyku.   Uyku sırasında beynimiz enerji depolarını yenile

Haftalık Planlayıcı (Yeni Yıla Özel)

  Buraya tıklayarak yeni yıla özel hazırladığımız ücretsiz haftalık planlayıcıyı indirebilirsiniz.