Ana içeriğe atla

Alternatif Splice Mekanizmasının Hastalıklara Olan Etkisi

 

Alternatif Splice Mekanizmasının Hastalıklara Olan Etkisi
Sude Coşkun

  Bizim genetik materyalimiz DNA'dır. Bu nedenle DNA çok önemli bir makromoleküldür. DNA düzeyindeki değişimler mutasyonlar bizleri etkiler ve büyük sorunlara neden olabilir. Bunun yanında DNA'dan transkripsiyon ile RNA molekülü sentezlenir ve RNA'dan da translasyon olayı ile proteinler sentezlenir.  Bu akış santral dogma olarak adlandırılır ve santral dogmaya göre bu geri dönüşü olmayan tek yönlü olaylar dizisidir. Dogma olarak kabul edilen bilgiler aslında geri dönüşü olmayan kesin bilgiler olarak kabul edilse de santral dogmada durum böyle değildir. Özellikle ribozimlerin keşfi, RNA'ların katalitik aktivitesinin keşfi ile önce RNA hipotezi ortaya atılmıştır. Bunların yanında retrovirüslerin RNA'dan DNA elde edebilmeleri de santral dogmanın geçerliliğini etkileyen bir başka durumdur. Tüm bu olaylar RNA molekülün önemini vurgular niteliktedir. Geçmişte özellikle kodlama yapan RNA'lar üzerine yoğunlaşılmıştır. Bu RNA'lar proteine çevirisi olan RNA molekülleridir. Bunun yanında son yıllarda odaklanılan kısım ise kodlama yapmayan RNA'lardır. RNA'ların %98'i proteine çevrilmez. Bu kodlanmayan RNA'ların eski zamanlarda önemli olmadığı düşünülse de şimdilerde birçok mekanizmada görev aldıklarını biliyor ve çok önemli olduklarını görüyoruz. Özellikle RNAi mekanizmalarında görev alan miRNA ve siRNA'lar üzerine yoğunlaşılmış birçok araştırma bulunmakta. Bu RNA'lar üzerinden gidilerek bazı hastalıkların tanısı için biyobelirteç bulmak ya da tedavi yöntemi geliştirmek araştırmacıların amaçları arasında.

  Temel yola gelecek olursak protein sentezi için gerekli temel basamakları; DNA sentezi, DNA'dan transkripsiyonla mRNA sentezi ve son olarak translasyon ile proteinlerin elde edilmesi olarak sıralayabiliriz. Transkripsiyon ve translasyon sonrası gerçekleşen bazı modifikasyonlarda aslında protein sentez yolunda büyük role sahip. Post transkripsiyonel ve post translasyonel modifikasyonlar RNA ve protein düzeyinde bazı değişiklikler yaratarak elde edilecek ürün üzerinde etkiye sahip olmakta. Post transkripsiyonel mekanizmalar, DNA'dan transkripsiyonla mRNA sentezlendikten sonra gerçekleşen ve mRNA moleküllerini olgunlaştırarak translasyona hazır hale getiren olaylar zinciri aslında.

  mRNA çekirdekte, RNA polimeraz 2 tranksripsiyonu ile DNA’dan sentezlenir. Sentez gerçekleştikten sonra mRNA molekülü translasyona katılacaktır. Translasyon ise sitoplazmada gerçekleşir. Bu nedenle mRNA’nın sitoplazmaya taşınması ve protein sentezine katılabilmesi için olgunlaşması gerekir. Olgunlaşması 3 temel aşamada gerçekleşir; ilki 5’ Cap eklenmesidir. Sentez devam ederken, ilk 25 nükleotit yerleştiğinde dizinin başına 5' cap eklenir. İkinci olay ise 3’Poli A kuyruğu eklenmesidir.  Sentez sonunda 3’ucuna eklenir. Bu ilk iki olayda temel amaç aslında RNA molekülünü nükleazlara karşı koruma altına almaktır.  Son basamakta ise splicing gerçekleşir. Aslında daha sentez devam ederken splicing işaretlemeleri gerçekleştirilir. Sentez tamamlandığında ise splicing bu işaretlenmiş bölgelerde gerçekleştirilir. Splicingte temel amaç ise intronların uzaklaştırılması ve eksonların birleştirilmesidir. Bu mekanizmalar sayesinde; mRNA kararlılığının sağlanır. Çekirdekten sitoplazmaya taşınması gerçekleşebilir ve protein sentezine katılabilir. Protein sentezi ribozomda gerçekleşir. Ribozom sadece 3’ poli A kuyruğu ve 5’cap bölgesi birleşmiş, etkileşime geçmiş olan mRNA’yı tanır. Böylelikle sentez başlar.

  Bunun yanında alternatif splice adı verilen bir durum daha vardır. Alternatif splicing mekanizması sayesinde tüm ekzonlar birleştirilemeyebilir. Yani bazen eksonlar intron gibi algılanabilir. İntronların 3’ ve 5’ uçlarında tanıma bölgeleri bulunur. Bu noktaların tümü tanınırsa tüm intronlar çıkarılıp tüm ekzonlar birleştirilebilir. Ancak bazen bazı tanıma noktaları tanınmaz ve bu da eksonlarında intron gibi algılanmasına neden olur. Aslında bu olay aynı gen üzerinden farklı ürünlerin oluşturulmasına olanak tanır. Böylece 20-25 ginimiz olmasına rağmen 1 milyondan fazla protein sentezi bu ve bu gibi mekanizmalar sayesinde sağlanır.  Tanıma bölgesinin tespitinde splicing faktörler kullanılır. Bu faktörler splicing bölgelerini tanıyıp seçme kabiliyetini etkiler. Spliceosome üzerinde etki yaparak ya tanıma kabiliyetini arttırırlar ya da inhibe ederler. Bazı hastalıklar alternatif splicing olayı yüzünden ortaya çıkar.

  Bu hastalıklardan biri ailesel disotonomi hastalığıdır. "Riley-Day sendromu" veya "kalıtsal duyusal nöropati tip III’’ olarak da bilinir. Esas olarak Aşkenaz Yahudilerinde görülen nadir bir hastalıktır. Otonom sinir sisteminde duyusal sempatik ve parasempatik sinir hücrelerinin gelişimini ve hayatta kalmasını etkileyen bir hastalıktır. Nadir olarak görülen bu hastalık resesif geçişli genetik bir hastalıktır. Otonom sinir sisteminin görevlerinden bazıları; sindirim, nefes alma, kan basıncı ile vücut ısı dengesinin sağlanmasıdır. Hastalığa sahip kişilerde ağrıya duyarsızlık, yutma güçlüğü, kararsız kan basıncı gibi semptomlar görülür. Hastalık IKBKAP geninin anormal alternatif splicinge uğraması sonucunda oluşur. IKBKAP geni IKAP proteinini kodlar. IKBKAP geninde meydana gelen 2 mutasyon ailesel distonomi hastalığına sebebiyet verir.

  Bu mutasyonlardan birinde IKAP proteini hiç sentezlenemez. Bu mutasyona sahip bireylerde mutasyon ölüme neden olur. Bir diğer mutasyon ise alternatif splicing mekanizmasını etkiler. 37 ekzon içeren IKBKAP geninin 20. ekzonu alternatif splicing mekanizmasıyla çıkarılmıştır. Bunun nedeni bir nokta mutasyonudur. 9q31 üzerindeki İntron 20 de 5’birleştirilme bölgesinin 6. baz çiftinde mutasyon söz konusudur. GTAAGT dizisinin GTAAGC’ye yani T’nin C’ne dönüşmesi söz konusudur. Bunun sonucunda 5’ tanıma bölgesi U1 snRNP’si tarafından tanınamaz. Bu durum; Ekzon 20 de kodlanan tüm amino asitlerin eksik olması ile sonuçlanır. Bu olay da tepesi kesik IKAP proteininin oluşmasına neden olur. Böylece fonksiyonel IKAP proteininin sentezi azalmış olur. Bu ekspresyon seviyesinin azalması FD semptomlarına sebebiyet verir. IKAP eksikliği FD hastalarında; demiyelenizasyona sebep olur. Miyelinizasyonla ilgili genlerin aşağı regülasyonunu sağlar. IKAP ekspresyonunun azalması; tRNA modifikasyonuna ve nöronal hücre sağ kalımını tehlikeye atmaya neden olur ve IKAP’ın tamamen yokluğu ölümcüldür.


Şekil 1 ve 2: IKBKAP’ın doğru kırpılması ve mutasyon sonucundaki alternatif kırpılması.

  Bu durumun düzeltilebilmesi için tedavi yöntemleri araştırılmıştır. Bu yöntemlerden birinde SR proteinlerine odaklanılmıştır. SR proteinleri alternatif splicingi düzenlediği bilinen trans etkili ekleme faktörleridir. Bunların aktivitesi, bir spliceosomal tanımayı teşvik etmek için RS bölgesinin,fosforilasyonuyla düzenlenir. SR protein kinazları (SRPK'ler) ve cdc benzeri kinazlar (CLK'ler)  tarafından fosforilasyon gerçekleşir.  Bu amaçla kullanılacak analogların üretilmesi hedeflenmektedir. Bunun yanında yapılan araştırmalarda intron 20'deki bir intronik uçbirleştirme arttırıcıya bağlanan serin/arginin açısından zengin uçbirleştirme faktörü 6'nın (SRSF6) yokluğunda ekson 20 dahil edilmesinin bastırıldığını ortaya konulmuştur. Buradan yola çıkılarak RECTAS geliştirilmiştir. RECTAS ve CLK etkileşimi hücresel SRSF6 aktivitesini sağlar, bu da doğru kırpılmaya neden olur.


Şekil 3: RECTAS’ın CLK ile etkileşimi hücresel SRSF6 aktivitesini sağlar, bu da doğru kırpılmaya neden olur.

Referanslar

  • Yoshida, M. Ve diğerleri (2015). Rectifier of aberrant mRNA splicing recovers tRNA modification in familial dysautonomia. PNAS, 112 (9) 2764-2769
  • https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.1415525112
  • Jiang, W., Chen, L. (2021). Alternative splicing: Human disease and quantitative analysis from high-throughput sequencing. Computational and Structural Biotechnology Journal, 19, 183-195.
  • https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S200103702 0305341   
  • Kaufmann, L., Kaufmann, H. (2012). Familial dysautonomia (Riley–Day syndrome): When baroreceptor feedback fails. Autonomic Neuroscience, 172(1-2), 26-30
  • https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1566070212001804
  • Anderson, S. Ve diğerleri (2001). Familial Dysautonomia Is Caused by Mutations of the IKAP Gene. Am. J. Hum. Genet. 68:753–758
  • https://www.cell.com/action/showPdf?pii=S0002-9297%2807%2963113-9
  • Ajiro, M. Ve diğerleri (2021). Therapeutic manipulation of IKBKAP mis-splicing with a small molecule to cure familial dysautonomia. NATURE COMMUNICATIONS, 12:4507
  • https://www.nature.com/articles/s41467-021-24705-5
  • Liu, Q. Ve diğerleri (2022). Alternative Splicing and Isoforms: From Mechanisms to Diseases. Genes, 13 (3), 401
  • https://www.mdpi.com/2073-4425/13/3/401/htm
  • Swanson, M. (2015). Rectifying RNA splicing errors in hereditary neurodegenerative disease. PNAS, 112 (9) 2637-2638
  • https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.1500976112
  • Slaugenhaupt, S., Gusella, J. (2002). Familial dysautonomia. Current Opinion in Genetics & Development, 12(3): 307-311
  • https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0959437X02003039
  • https://www.anat1dadb.med.kyoto-u.ac.jp/course-introduction/rna-disease/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gen Duplikasyonları Ve Evrim İle İlişkileri

  Gen Duplikasyonları Ve Evrim İle İlişkileri Dilanur Gümüşkaya   Gen duplikasyonu teorik olarak, bir DNA parçasının kopyalanıp her iki kopyanın da korunduğu kromozomal mutasyondur. Fakat bu mutasyon, genomda yeni dizilimler meydana getirip yeni genlerin oluşumuna zemin hazırlayan bir durumdur. Bu nedenle duplikasyonlar canlının yeni biyolojik fonksiyonlar kazanmasını sağlayarak evrimde anahtar rol oynamaktadır.   Bir duplikasyonda kopyalanan parça genellikle orijinal parçanın hemen ardında konumlanır ve bu modele tandem (ardışık) duplikasyon adı verilir. (Şekil 1) Şekil 1 Nasıl Gerçekleşir?   Gen duplikasyonları mayoz bölünmede eşit olmayan krossover lar veya replikasyon sırasında meydana gelen hatalar nedeniyle gerçekleşebilir.   Mayoz I’in Profaz aşamasında sinaps oluşturmuş kromozomların orantısız ve yanlış eşleşmeleri duplikasyonu meydana getirir. Bu hata sonucu hem duplikasyon hem de delesyon gerçekleşir. (Şekil 2) Şekil 2   Duplikasyon, evrim a...

Kök Hücre Tedavisinde Alternatif Bir Yöntem; Lentiviral Vektörler

  Kök Hücre Tedavisinde Alternatif Bir Yöntem; Lentiviral Vektörler Dilanur Gümüşkaya   Kök hücre tedavisi, bilindiği üzere günümüzde birçok hastalığın çaresi olma potansiyeline sahip olup her geçen gün geliştirilmektedir. Bu tedavinin günümüze kadar en yaygın uygulandığı şekli ve aynı zamanda kanıtlanmış tek klinik kullanımı, Hematopoetik Kök Hücre (HKH) Transplantasyonu dur.   HKH, bireyin yaşamı boyunca kan hücresi üretebilmektedir. HKH nakli, bir hastanın içinde çoğalma ve kan hücreleri üretme amacıyla bu kök hücrelerin hastaya transferini temel alır. Genellikle kemik iliği, periferik kan ve göbek kordon kanından elde edilen multipotent hematopoetik kök hücreler hastaya nakledilir.   Kabul görmüş bu yaklaşımın kullanılamadığı çeşitli durumlar, kök hücrenin laboratuvar ortamında modifiye edildiği yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesine sebep olmuştur. Bu modifikasyonun lentiviral vektörler aracılığıyla gerçekleştirildiği bazı tedavi örneklerine rastlamak mümk...

ESOZOM NEDİR ?

  Eksozom Nedir ? Beyza Gülçin Eracun Şekil 1 Hücrelerimiz, karmaşık bir iletişim ağı içinde sürekli olarak birbirleriyle haberleşir. Bu iletişim, sinyallerin kimyasal, elektriksel veya fiziksel yollarla iletilmesiyle gerçekleşir. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, bu iletişim ağının temel bir parçası olan eksozomları ön plana çıkarmıştır. Peki, eksozomlar nedir ve neden önemlidir? Eksozom Nedir? Eksozomlar, 30-150 nanometre çapında, lipid bir zarla çevrili veziküllerdir. Bu veziküller, hücre içi organellerden birisi olan endozomal sistemden köken alır ve hücrelerin dış ortama saldığı özel yapılardır. Köken aldıkları hücrenin özelliklere sahip Eksozomlar, proteinler, lipitler,   miRNA ve büyüme faktörleri gibi biyomoleküller taşıyarak hücreler arası bilgi akışını sağlar. Şekil 2 Eksozomların Tarihçesi Eksozomlar ilk olarak 1980'li yıllarda, eritrositlerin olgunlaşması sırasında hücrelerden dışarı atılan veziküller olarak tanımlanmıştır. Ardından ilerleyen yılla...