Ana içeriğe atla

Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi

 

Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi
Senanur Karakuş

  X kromozomuna bağlı Adrenolökodistrofi, çok uzun zincirli yağ asitlerinin (VLCFA) anormal metabolizmasından kaynaklanan peroksizomal bir hastalıktır. ABCD1 geni, X kromozomu üzerinde bulunur ve adrenolökodistrofi proteinini kodlayarak uzun zincirli yağ asitlerinin peroksizoma girişinde membran geçişini sağlar. Yağ asitlerinin membrandan geçip peroksizoma girmesiyle uzun zincirli yağ asitleri  ß-oksidasyona uğrar.  ß-oksidasyon, ATP (enerji) üretmek için yağ asidi moleküllerinin daha küçük birimlere ayrıldığı metabolik bir süreçtir. Yağ asitlerinin oksidasyonu başlıca mitokondri organelinde gerçekleşir fakat peroksizom organelleri de mitokondridekine benzer şekilde yağ asitlerinin oksidasyonunu gerçekleştirebilir.

Şekil 1

  ABCD1 geninde oluşan mutasyonlar sonucu uzun zincirli yağ asitleri peroksizomların içerisine giremez. Yağ asitleri peroksizoma giremediği için parçalanamaz. Bunun sonucunda uzun zincirli yağ asitleri, sinir sistemi ve adrenal bezler gibi bölgelerde birikir. Özellikle beyinde sinir hücrelerini koruyan ve sinyal iletimini hızlandıran miyelin kılıfa zarar verir.

  ALD hastalığı erkeklerde daha sık görülür. ABCD1 geni X kromozomu üzerinde bulunur ve resesif geçişlidir. Erkeklerde bir X kromozomu bulunduğu için hastalığın seyri erkeklerde daha risklidir. Kadınlar iki X kromozom taşıdığından dolayı bu hastalığa sahip olmaları için her iki X geninin de mutasyona uğraması gerekir.

Şekil 2: ABCD1 genindeki mutasyonun konumunun görüntüsü 


Şekil 3

  ALD hastalığı , 1992 yılında ‘’Lorenzo’nun Yağı’’ adlı bir filme konu olmuştur.  Filmde, hiçbir tıbbi bilgisi olmayan bir anne babanın oğullarına ALD tanısı konulması sonucu bu hastalığa geliştirdikleri bir tedavi yöntemini konu alır. Bu tedavi Lorenzo’nun yağı olarak adlandırılır. Lorenzo’nun yağı içerisinde iki uzun zincirli yağ asidi olan gliseril trioleat ve gliseril trierukatın karışımı bulunur. Lorenzo’nun yağını kullanan hasta çocuklarda endojen VLFCA  yani vücutta üretilen uzun zincirli yağ asitlerinin sentezinin azaldığı bulunmuştur fakat uzun zincirli yağ asitlerinin azalmasına rağmen semptomlarda bir değişim olmadığı için tam olarak tedavi niteliği taşımamaktadır. Tüm bunlara rağmen Lorenzo’nun yağı geliştirilmekte olan tedavilere ışık tutmaktadır.

İnternet Kaynakları

Makale Kaynakları
  • Miller, W. L., Flück, C. E., Breault, D. T., & Feldman, B. J. (2021). The adrenal cortex and its disorders. In Sperling Pediatric Endocrinology (pp. 425-490). Elsevier. 
  • Günöz, H. (2008). Surrenal yetersizlik. Çocuk Dergisi8(3), 145-151. 
  • Clayton, B. L., Allan, K. C., Nevin, Z. S., Elitt, M. S., & Tesar, P. J. (2020). Disorders of myelin. In Neurodevelopmental Disorders (pp. 309-335). Academic Press. 
Resim Kaynakları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ?

  Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ? Senanur Karakuş    Şekil 1   Adenozin, bir enerji kaynağı olan ATP’nin parçalanması sonucu oluşan bir biyomoleküldür. Adenozin, adenozin reseptörlerine bağlanarak reseptörleri aktive eder ve vücudumuza dinlen uyu komutu verir. Beynimizin gün içinde enerji kullanması sonucunda nöronların içinde adenozin miktarı artar.  Adenozin miktarının artması sonucu yorgunluk hissederiz (3).   Adenozin nöronlara bağlanarak aktive ettiği adenozin reseptörünün çeşidine göre farklı etki gösterir.   Adenozin, beyni uyanık tutan A1 reseptörüne bağlanıp aktive ederse uyanık kalmamıza yardımcı olan nöronların aktivitesi azalır. Adenozin, uykuyu başlatan A2a reseptörüne bağlanıp aktive ederse uykuyu sağlayan nöronların aktivitesi artar.   Bu iki reseptörün etkisi farklı olsa da sonuç olarak uykuyu başlatma ve uyanık kalmayı zorlaştırma etkisi oluşturur ve   uyku oluşur (1). Şekil 2: Adenozin reseptörleri ve uyku.   Uyku sırasında beynimiz enerji depolarını yenile

Gen Duplikasyonları Ve Evrim İle İlişkileri

  Gen Duplikasyonları Ve Evrim İle İlişkileri Dilanur Gümüşkaya   Gen duplikasyonu teorik olarak, bir DNA parçasının kopyalanıp her iki kopyanın da korunduğu kromozomal mutasyondur. Fakat bu mutasyon, genomda yeni dizilimler meydana getirip yeni genlerin oluşumuna zemin hazırlayan bir durumdur. Bu nedenle duplikasyonlar canlının yeni biyolojik fonksiyonlar kazanmasını sağlayarak evrimde anahtar rol oynamaktadır.   Bir duplikasyonda kopyalanan parça genellikle orijinal parçanın hemen ardında konumlanır ve bu modele tandem (ardışık) duplikasyon adı verilir. (Şekil 1) Şekil 1 Nasıl Gerçekleşir?   Gen duplikasyonları mayoz bölünmede eşit olmayan krossover lar veya replikasyon sırasında meydana gelen hatalar nedeniyle gerçekleşebilir.   Mayoz I’in Profaz aşamasında sinaps oluşturmuş kromozomların orantısız ve yanlış eşleşmeleri duplikasyonu meydana getirir. Bu hata sonucu hem duplikasyon hem de delesyon gerçekleşir. (Şekil 2) Şekil 2   Duplikasyon, evrim açısından oldukça önem taşımak