Ana içeriğe atla

Anne Sütünün Kansere Etkisi

 

Anne Sütünün Kansere Etkisi
Sueda Atik

Şekil 1

Emzireni ve Bebeği Kanserden Koruyan Süt: “Anne Sütü

  Emzirmenin kadınlarda kanseri önlediği uzun zamandır bilinmektedir. Yapılan araştırmalarda, bir bebeği emziren kadınlarda menopoz öncesi ve sonrası meme kanseri riskinin azaldığı görülmektedir. Emzirme süresi 6 aydan uzun sürdüğünde ve en iyi ihtimalle 1 yılın üzerine çıktığında, sütün koruyucu etkisi artmaktadır. Emzirme, kadınlarda özellikle yumurtalık kanseri riskini azaltmaktadır. Avustralya’da yapılan çalışmalarda, bebeği 13 aydan daha fazla emziren kadınlarda yumurtalık kanseri riskinin %63 oranında azaldığı gözlemlenmiştir. 1’den fazla bebeği toplamda 31 ay emziren kadınlardaki riskin, bebeği toplamda 10 ay emziren kadınlardakine göre %91 oranında azaldığı tespit edilmiştir.

  • İnsan sütünün içerdiği çok sayıda immünolojik olarak etkin maddenin ve kök hücrelerin, bebeğin aktif bağışıklığını geliştirerek lösemiden koruduğu düşünülmektedir. 
  • İnsan sütünde bulunan kazein proteininin parçalanmasıyla açığa çıkan peptit ve kazeinlerle yapılan laboratuvar çalışmalarında, bu maddelerin insanda görülen kan kanserini azalttığı gözlemlenmiştir. 
Kanser Tedavisinde Mucizevi İnsan Sütü

  İnsan sütünün bebeği de kanserden koruduğunu gösteren çalışmalar yakın zamanda tamamlanmıştır. İsveçli bilim insanları anne sütünün; bakterilerin, akciğer kanser hücrelerine yapışmasını engelleyip engellemediğini araştırırken, anne sütündeki bir proteinin sağlıklı hücrelere zarar vermeden sadece kanser hücrelerini öldürdüğünü gözlemledi. Bu gözlem, bize sadece kanser hücrelerini yok edecek bir tedavi yönteminin doğal bir örneğini vermektedir.

  İsveç'teki Lund Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Anders P. Hakansson, sütün, bakterilerin insan hücrelerine yapışmasını nasıl önlediğini araştırıyordu. Kolaylık sağlamak için bazı testlerini laboratuvarda bakımı normal hücrelere göre daha kolay olan kültürlenmiş kanser hücreleri üzerinde yaptı. Hakansson, sütü ekledikten sonra hücrelerin mikroskopta "çok komik" göründüğünü söyledi: "Açıkçası kendilerini pek iyi hissetmiyorlardı. Onları test ettiğimizde hayatta değillerdi." Hakansson, test tüpü sonuçlarının gerçek hayata çevrilip çevrilemeyeceğini görmek için multimerik laktalbümini kanserli hayvanlarda test etmeye hazırlandığını da ekledi.

  • İlgili makaleye ve araştırma verilerine erişim için;

      https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/eji.202048813  

  • İlgili araştırmanın yayımlandığı dergi haberi için;

      https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0043514 

Şekil 2: Anders P Hakansson | anders_p.hakansson@med.lu.se

HAMLET. Nedir Bu Hamlet ? 

  Bebeğin midesiyle temasta; mide asidinin etkisiyle açılan ve anne sütünde bulunan alfa - laktalbumin proteininin yapısından Ca2+ iyonu ayrılır ve komplekse tümör hücrelerinin zarlarında fazla miktarda bulunan 2 molekülle (fosfotidilserin, O-glikolize müsin) etkileşime giren ve lipaz enziminin süt trigliseritlerini hidrolize etmesiyle açığa çıkan oleik asit (omega 9) eklenir. Oluşan antikanserojen protein - lipid kompleksi HAMLET (human alpha lactalbumin made lethal to tumor cells) ‘tir. Alfa laktalbumin ya da oleik asidin tek başına antikanserojenik etkisi yoktur. Yalnızca bir araya gelip HAMLET kompleksini oluşturduklarında belirtilen etkilere sahiptirler. 

Şekil 3
  Bu molekül, tümör hücrelerine, sağlıklı hücrelere göre daha fazla tutunmaktadır ve 40’tan fazla kanser hücresi için ölümcül etkidedir. HAMLET molekülü dirençli tümör hücrelerinin dahi ölümüne yol açmaktadır. İnsan üzerinde yapılan çalışmalarda, deri papillomu ve mesane kanserini tedavi ettiği görülmüştür.

  • Tedaviye dirençli deri papillomalarında, (virüslerde) 3 haftalık lokal uygulamada, kitlede %75 oranında küçülme oluştuğu ve 2 yıl içinde hastaların %83’ünde herhangi bir yan etki olmaksızın iyileşme meydana geldiği gözlenmiştir. 
  • Mesane kanseri vakasında idrar kesesi içine bölgesel olarak 5 gün boyunca verilmiştir. Bunu takip eden 2. saatte idrarda yoğun olarak ölen kanser hücreleri görülmüştür.

  HAMLET’in kötü huylu bir beyin tümörü olan glioblastom, mesane kanseri ve bağırsak kanseri üzerindeki tedavi edici etkinliği hayvan deneylerinde gösterilmiştir. 

Peki HAMLET Tüm Bunları Nasıl Yapıyor ?

  HAMLET kompleksi hücre içinde başlıca mitokondri, proteazom ve histon proteinlerini hedef alır. Mitokondriden kaspaz proteinleri ve sitokrom c açığa çıkararak DNA’nın hasarlanmasını sağlayıp hücreyi ölüme götürür. 

  • Tümör hücresinin içine girdikten sonra 1 saat içinde çekirdeğin çevresinde birikir. DNA’nın çekirdeğin içindeki küçük bir alana sığmasını sağlayan histon proteinlerine bağlanarak DNA’ya hasar verir. 

  HAMLET antibiyotik direncini de kırmaktadır. Doğru antibiyotik; doğru endikasyonda, doğru sürede kullanılmazsa antibiyotik direnci gelişir. Çalışmalarda bir antibiyotiğin yanına HAMLET protein kompleksinin verilmesi, bakterilerin antibiyotiğe karşı duyarlılaşmasını yani antibiyotik direncinin kırılmasını sağlamıştır. Ölümcül olabilen PRSP (Penisiline dirençli Streptococcus Pneumoniae ) ve MRSA (Metisilin dirençli Stafilokok Aureus)’ya karşı başarılı sonuçlar alınmıştır.

Şekil 4: Resimde, sol üstte sağlıklı bir Streptococcus pneumoniae bakteri hücresi, sağ altta protein kompleksi HAMLET tarafından yok edilen ve parçalanan bir bakteri hücresinin yanında gösterilmektedir. (Laura R. Marks)

Referanslar

İnternet Kaynakları 
  • https://medova.com.tr/emzirmek-anne-ve-bebegi-kanserden-koruyor/ (Son Erişim Tarihi: 24.08.2023)
  • ttps://cocuksagligidernegi.org/anne-sutu-vekanser/#:~:text=Anne%20s%C3%BCt%C3%BCn%C3%BCn%20i%C3%A7erdi%C4% 9Fi%20%C3%A7ok%20say%C4%B1da,s%C3%BCt%C3%BC%20anneyi%20de%20k anserden%20korumaktad%C4%B1r. (Son Erişim Tarihi: 26.08.2023)
  • https://parlakjurnal.com/hamlet-protein-kompleksi-anne-sutundeki-antikanserojenmolekul/ (Son Erişim Tarihi: 28.08.2023)
  •  https://www.researchgate.net/publication/347859249_HAMLET_a_human_milk_proteinlipid_complex_induces_a_pro-inflammatory_phenotype_of_myeloid_cells (Son Erişim Tarihi: 28.08.2023)
  • https://evrimagaci.org/anne-sutundeki-hamlet-kompleksi-kanser-hucreleriyle-savasiyor12579 (Son Erişim Tarihi: 28.08.2023)
Görsel Kaynaklar 
  • https://images.app.goo.gl/bhkpxshh4P2SqGVT9 (Son Erişim Tarihi: 26.08.2023) 
  • https://portal.research.lu.se/en/persons/anders-p-h%C3%A5kansson (Son Erişim Tarihi: 28.08.2023) 
  • https://www.sci.news/medicine/article01071-hamlet-resistance-staphylococcus-aureusmrsa.html (Son Erişim Tarihi: 28.08.2023) 
  •  https://hamletpharma.com/the-history-of-hamlet/ (Son Erişim Tarihi: 28.08.2023

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ?

  Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ? Senanur Karakuş    Şekil 1   Adenozin, bir enerji kaynağı olan ATP’nin parçalanması sonucu oluşan bir biyomoleküldür. Adenozin, adenozin reseptörlerine bağlanarak reseptörleri aktive eder ve vücudumuza dinlen uyu komutu verir. Beynimizin gün içinde enerji kullanması sonucunda nöronların içinde adenozin miktarı artar.  Adenozin miktarının artması sonucu yorgunluk hissederiz (3).   Adenozin nöronlara bağlanarak aktive ettiği adenozin reseptörünün çeşidine göre farklı etki gösterir.   Adenozin, beyni uyanık tutan A1 reseptörüne bağlanıp aktive ederse uyanık kalmamıza yardımcı olan nöronların aktivitesi azalır. Adenozin, uykuyu başlatan A2a reseptörüne bağlanıp aktive ederse uykuyu sağlayan nöronların aktivitesi artar.   Bu iki reseptörün etkisi farklı olsa da sonuç olarak uykuyu başlatma ve uyanık kalmayı zorlaştırma etkisi oluşturur ve   uyku oluşur (1). Şekil 2: Adenozin reseptörleri ve uyku.   Uyku sırasında beynimiz enerji depolarını yenile

Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi

  Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi Senanur Karakuş   X kromozomuna bağlı Adrenolökodistrofi, çok uzun zincirli yağ asitlerinin (VLCFA) anormal metabolizmasından kaynaklanan peroksizomal bir hastalıktır. ABCD1 geni, X kromozomu üzerinde bulunur ve adrenolökodistrofi  proteinini kodlayarak uzun zincirli yağ asitlerinin peroksizoma girişinde membran geçişini sağlar. Yağ asitlerinin membrandan geçip peroksizoma girmesiyle uzun zincirli yağ asitleri  ß-oksidasyona uğrar.   ß - oksidasyon , ATP (enerji) üretmek için yağ asidi moleküllerinin daha küçük birimlere ayrıldığı metabolik bir süreçtir. Yağ asitlerinin oksidasyonu başlıca mitokondri organelinde gerçekleşir fakat peroksizom organelleri de mitokondridekine benzer şekilde yağ asitlerinin oksidasyonunu gerçekleştirebilir. Şekil 1   ABCD1 geninde oluşan mutasyonlar sonucu uzun zincirli yağ asitleri peroksizomların içerisine giremez. Yağ asitleri peroksizoma giremediği için parçalanamaz. Bunun sonucunda uzun zincir

Gen Duplikasyonları Ve Evrim İle İlişkileri

  Gen Duplikasyonları Ve Evrim İle İlişkileri Dilanur Gümüşkaya   Gen duplikasyonu teorik olarak, bir DNA parçasının kopyalanıp her iki kopyanın da korunduğu kromozomal mutasyondur. Fakat bu mutasyon, genomda yeni dizilimler meydana getirip yeni genlerin oluşumuna zemin hazırlayan bir durumdur. Bu nedenle duplikasyonlar canlının yeni biyolojik fonksiyonlar kazanmasını sağlayarak evrimde anahtar rol oynamaktadır.   Bir duplikasyonda kopyalanan parça genellikle orijinal parçanın hemen ardında konumlanır ve bu modele tandem (ardışık) duplikasyon adı verilir. (Şekil 1) Şekil 1 Nasıl Gerçekleşir?   Gen duplikasyonları mayoz bölünmede eşit olmayan krossover lar veya replikasyon sırasında meydana gelen hatalar nedeniyle gerçekleşebilir.   Mayoz I’in Profaz aşamasında sinaps oluşturmuş kromozomların orantısız ve yanlış eşleşmeleri duplikasyonu meydana getirir. Bu hata sonucu hem duplikasyon hem de delesyon gerçekleşir. (Şekil 2) Şekil 2   Duplikasyon, evrim açısından oldukça önem taşımak