Ana içeriğe atla

Oksidatif Stres İle Antioksidanlar

 

Oksidatif Stres İle Antioksidanlar
Beste Nur Karakuş

  Oksidatif stres, hücrelerde ve dokularda oksijen reaktif türlerinin (ROS) üretimi ve birikmesidir. Süperoksit radikalleri (O2•− ), hidrojen peroksit (H2O2) reaktif oksijen türleridir. Kısaca ROS olarak belirtilir (Pizzino ve ark.,2017).

  ROS, endojen veya eksojen kaynaklardan üretilebilir. Yani başka bir deyişle hem hücre kendisi üretir hem de dışarıdan gelebilir. Hücre içi ROS'un çoğu mitokondri molekülünden üretilir. Soluk alıp verirken alınan oksijeninin belli bir kısmı elektron taşıma sisteminden hücrenin içerisine kaçar. 

 Hücrenin içerisine kaçan oksijen, hücrenin içinde serbest halde kalırsa süperoksitlere dönüşür. Süperoksitler, eşlenmemiş elektrona sahip oksijen molekülleridir. Süperoksitler de belirli enzimler aracılığı ile hidrojen peroksite dönüşür.

  Bir serbest radikalin elektronlarının eşlenmemiş olması onu kararsız, kısa ömürlü ve oldukça reaktif yapar. Böylece serbest radikaller vücudumuzdaki diğer bileşiklerden elektron koparmaya çalışırlar. Saldırdıkları moleküller elektronlarını kaybeder ve elektronlarını kaybettikleri için kendileri serbest radikal haline gelir. Serbest radikaller, DNA’da farklı türde kimyasal değişikliğe neden olurlar ( Pahniendra ve ark., 2015).

 Şekil 1: Serbest radikaller tarafından Oksidatif strese uğramış hücre (1).

  Aynı zamanda serbest radikaller, proteinlerde bulunan peptit zincirinin parçalanmasına, proteinlerin yükünün değişmesine neden olur (Birben ve ark.,2012).

  Hücre dışı ROS ise, sigara dumanı , serbest radikal gibi organik bileşikler içerir. Bakır, cıva gibi ağır metal iyonları, reaktif radikallerin oluşumunu arttırır. İnsan vücudu, oksidanların etkisini dengelemeye yarayan çeşitli antioksidanlar üretir.

  Antioksidanlar, serbest radikaller üretebilen ve hücrelere zarar veren reaksiyonlara yol açan oksidasyonu engelleyen bileşiklerdir (Salehi ve ark.,2018).

  Antioksidanlar hücrede üretildiği gibi yediğimiz gıdalardan da alınabilir. Örneğin  Katalaz enzimi bütün canlılarda bulunur ve bir serbest radikal olan hidrojen peroksiti su molekülüne dönüştürür.

  Sebze ve meyveler zengin antioksidan kaynaklarıdır. Yeterli antioksidan alımı çok önemlidir. En bilinenleri C ve E vitamini ,  beta karotendir. Bunun yanında  selenyum ve manganez mineralleri de antioksidan kaynağıdır. Fakat her şeyde olduğu gibi antioksidanların da gereğinden fazla tüketilmesi uzun vadede hastalıklara yol açabilir. Örneğin, yüksek dozlarda beta-karoten sigara içenlerde akciğer kanseri riskini artırabilir. Yüksek dozda E vitamini prostat kanseri ve bir tür inme riskini artırabilir. 

Referanslar

  • Pizzino, G., Irrera, N., Cucinotta, M., Pallio, G., Mannino, F., Arcoraci, V., ... & Bitto, A. (2017). Oxidative stress: harms and benefits for human health. Oxidative medicine and cellular longevity, 2017. Erişim Tarihi : 06.08.2023
  • Phaniendra, A., Jestadi, D. B., & Periyasamy, L. (2015). Free radicals: properties, sources, targets, and their implication in various diseases. Indian journal of clinical biochemistry, 30, 11-26. Erişim Tarihi : 06.08.2023
  • Birben, E., Sahiner, U. M., Sackesen, C., Erzurum, S., & Kalayci, O. (2012). Oxidative stress and antioxidant defense. World allergy organization journal, 5, 9-19
  • . Erişim Tarihi : 06.08.2023
  • Salehi, B., Martorell, M., Arbiser, J. L., Sureda, A., Martins, N., Maurya, P. K., ... & Sharifi-Rad, J. (2018). Antioxidants: positive or negative actors?. Biomolecules, 8(4), 124. Erişim Tarihi : 06.08.2023

İnternet Kaynakları

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi

  Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi Senanur Karakuş   X kromozomuna bağlı Adrenolökodistrofi, çok uzun zincirli yağ asitlerinin (VLCFA) anormal metabolizmasından kaynaklanan peroksizomal bir hastalıktır. ABCD1 geni, X kromozomu üzerinde bulunur ve adrenolökodistrofi  proteinini kodlayarak uzun zincirli yağ asitlerinin peroksizoma girişinde membran geçişini sağlar. Yağ asitlerinin membrandan geçip peroksizoma girmesiyle uzun zincirli yağ asitleri  ß-oksidasyona uğrar.   ß - oksidasyon , ATP (enerji) üretmek için yağ asidi moleküllerinin daha küçük birimlere ayrıldığı metabolik bir süreçtir. Yağ asitlerinin oksidasyonu başlıca mitokondri organelinde gerçekleşir fakat peroksizom organelleri de mitokondridekine benzer şekilde yağ asitlerinin oksidasyonunu gerçekleştirebilir. Şekil 1   ABCD1 geninde oluşan mutasyonlar sonucu uzun zincirli yağ asitleri peroksizomların içerisine giremez. Yağ asitleri peroksizoma giremediği için parçalanamaz. Bunun sonucunda uzun zincir

Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ?

  Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ? Senanur Karakuş    Şekil 1   Adenozin, bir enerji kaynağı olan ATP’nin parçalanması sonucu oluşan bir biyomoleküldür. Adenozin, adenozin reseptörlerine bağlanarak reseptörleri aktive eder ve vücudumuza dinlen uyu komutu verir. Beynimizin gün içinde enerji kullanması sonucunda nöronların içinde adenozin miktarı artar.  Adenozin miktarının artması sonucu yorgunluk hissederiz (3).   Adenozin nöronlara bağlanarak aktive ettiği adenozin reseptörünün çeşidine göre farklı etki gösterir.   Adenozin, beyni uyanık tutan A1 reseptörüne bağlanıp aktive ederse uyanık kalmamıza yardımcı olan nöronların aktivitesi azalır. Adenozin, uykuyu başlatan A2a reseptörüne bağlanıp aktive ederse uykuyu sağlayan nöronların aktivitesi artar.   Bu iki reseptörün etkisi farklı olsa da sonuç olarak uykuyu başlatma ve uyanık kalmayı zorlaştırma etkisi oluşturur ve   uyku oluşur (1). Şekil 2: Adenozin reseptörleri ve uyku.   Uyku sırasında beynimiz enerji depolarını yenile

Haftalık Planlayıcı (Yeni Yıla Özel)

  Buraya tıklayarak yeni yıla özel hazırladığımız ücretsiz haftalık planlayıcıyı indirebilirsiniz.