Ana içeriğe atla

Dozaj Eşitliği İçin Mucize: X İnaktivasyon Mekanizması

 

Dozaj Eşitliği İçin Mucize: X İnaktivasyon Mekanizması
Sude Coşkun

  Bizler mutasyon durumları haricinde 46 kromozom taşırız. Bu sahip olduğumuz 46 kromozom 23 çift halinde bulunur. Çiftlerden 22 tanesi otozom (vücut kromozomu) iken 1 çift ise gonozomdur (eşey kromozomu). Bu kromozom çiftlerindeki her bir kromozomun birini annemizden diğerini ise babamızdan alırız. Eşleşen bu kromozomlar genel olarak aynı boyutta ve aynı gen lokuslarına sahip olarak bulunur. Yani bir nevi birbirlerinin eşleridir.  Bu da aslında bizim için bir denge sağlar. Ancak bir istisna vardır.

  Gonozom kromozomlar bir başka değişle eşey kromozomları, bizlerde otozomal kromozomlarda olduğu gibi bir çift halinde bulunur ve cinsiyeti belirler. Kadınlar XX olarak taşırken erkekler XY şeklinde bu kromozomları taşır. Yani Y kromozomu erkeklere özgüdür. Ve bu nedenle de erkekler tarafından erkek çocuklara aktarılır. Yani bebeğin cinsiyeti babadan gelecek olan gonozomal kromozom tarafından belirlenir. Bir çift halinde bulunan bu eşey kromozomlarda XY çifti birbiri ile tam olarak eşleşmez. X kromozomu, Y kromozomuna göre daha büyüktür ve daha fazla gen bölgesi taşır. Yani 22 çift otozom kromozomda bulunan düzen erkek bireylerin gonozom kromozomlarında bozulmuş olur.

 Kadınlar XX kromozomlarına sahipken erkekler XY kromozomuna sahip demiştim ve X kromozomunun daha büyük olduğunu belirtmiştim. Peki bu büyüklük yüzünden ürünlerde dozaj eşitliği olmaz mı? Normal şartlarda düşünüldüğünde bir dozaj eşitliğinin olmasını bekleriz ancak durum bu şekilde olmaz. Vücudumuz bir şekilde denge durumunun oluşmasını sağlar. Bunu sağlayan mekanizma ise X inaktivasyon mekanizmasıdır. Bu mekanizma sayesinde kadınlarda bulunan fazladan X kromozomu inaktif hale gelir. Bu inaktive olmuş X kromozomuna BARR CİSİMCİĞİ denir (Şekil 1). Bu sayede iki kromozom arasındaki farklılıktan dolayı oluşacak olan dozaj farkının önüne geçilerek eşitlik sağlanmış olur. Barr cisimciği hücre nükleusunda zara yapışık olarak kondanse halde bulunur. 

Şekil 1: Barr cisimciğinin hücre içerisindeki yerleşimi. 

  Fazladan bulunan X kromozomu inaktive olduğu için erkeklerde barr cisimciği gözlenemez. Çünkü erkeklerde fazladan bir X kromozomu bulunmaz. Yalnızca tek bir X kromozomuna sahiplerdir. Ancak klinefelter sendromlu erkekler; 47, XXY karyotip formülüne sahiptir. Yani iki tane X kromozomu bulundururlar. Bu nedenle bu bireylerin hücrelerine bakıldığında erkek olmalarına rağmen barr cisimciği görülebilir. Aynı zamanda turner sendromuna sahip kadınlarda da  barr cisimciği gözlenemez. Çünkü yalnızca bir tane X kromozomuna sahiplerdir. Bu kromozom azlığı ve çokluğu hücre bölünmesinin anafaz aşamasında kromozomların ayrılmaması veya geç çekilmesinden kaynaklanır. Hücrelerde kaç tane barr cisimciği bulunacağı n-1 formülü ile bulunur. Kişi 2 tane X kromozomuna sahipse 1 barr cisimciği gözlemlenir. 3 tane X kromozomu varsa 2 tane barr cisimciği görülür.

  Eşey kromozomlarında sorunlar olan kişilere baktığımızda fenotip yani dış görünüşlerinde farklılıklar gözlemleriz. Fazladan bulunan X kromozomu inaktive olmasına rağmen neden yine de normal kişilerden farklı görünürler? Bunun nedeni gelişimin en başında aslında olması gerekenden az ya da çok sayıda X kromozomu bulundurmanın sorun yaratmasıdır. Mesela turner sendromuna sahip kişilerde X kromozomunun biri en başından beri yoktur. Oysaki fazladan X kromozomu embriyonik yaşamın 16. Gününden sonra inaktive olur. Yani ondan önce gelişime katkısı bulunmaktadır. Başka bir açıdan X kromozomları tamamen inaktive olmaz bazı gen bölgeleri aktif halde kalabilir böylece fazlalığı yine sorunlara yol açıp fenotipte farklılıklar yaratır.

  X kromozomu inaktivasyonuna bağlı olarak kedilerde cinsiyet hakkında yorum yapabilmemiz de mümkün olabilmektedir. Calico kedileri yamalı görünüme sahip kedilerdir (Şekil 2). Kürklerinin renkleri sarı, siyah ve beyazdır. 3 kürk rengini birden bulundurmaları X inaktivasyonuna bağlı olarak oluşan mozaisizmden kaynaklıdır. Kürk rengi X'e bağlı kalıtılır. Siyah ve sarı kürk rengini kodlayan genlerin allelleri farklı X kromozomları üzerinde bulunur. Ayrıca sarı, siyaha baskındır. Embriyonik gelişimin belirli bir zamanında X kromozomu inaktive olup barr cisimciğine dönüşür ve bu dönüşüm rastgele olur. Kedilerin bazı hücrelerinde sarı kürk rengini kodlayan genin bulunduğu alleli taşıyan X kromozomu inaktif olur ve siyah aktif kalır, bir diğer hücresinde siyah kürk rengini kodlayan gen inaktif edilip sarı aktif olur. Bu rastgele inaktive olmalar sonucunda yamalı bir görüntü elde edilmiş olur. Beyaz renk ise farklı genlerin etkileşimleri sonucunda elde edilir (Şekil 3).

Şekil 2: Calico kedisi. 

  Sonuç olarak, bu yamalı görünüm X inaktivasyonuna bağlı olarak meydana gelir. X inaktivasyonu da birden fazla X kromozomu taşındığı zaman gerçekleşir. Dişi kediler bu yamalı görünümde olabilirken, erkek kedilerde bu kürk rengini göremeyiz. Çünkü onlar XY kromozomu taşır. Ancak kesinlikle erkek kediler yamalı olmaz diyemeyiz. Çünkü bazı anomaliler sonucunda XXY kromozomu taşıyan klinefelter sendromuna sahip erkek kediler fazladan X kromozomu taşıdığından bu görünüme sahip olabilirler. Yine de kürkünde 3 renk taşıyan kedilerin yüksek olasılıkla dişi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Şekil 3: Calico kedilerinde kürk rengi oluşum mekanizması.

Referanslar

Şekil Kaynakları




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi

  Yağ Asitlerinin ß-Oksidasyonu Ve Adrenolökodistrofi Senanur Karakuş   X kromozomuna bağlı Adrenolökodistrofi, çok uzun zincirli yağ asitlerinin (VLCFA) anormal metabolizmasından kaynaklanan peroksizomal bir hastalıktır. ABCD1 geni, X kromozomu üzerinde bulunur ve adrenolökodistrofi  proteinini kodlayarak uzun zincirli yağ asitlerinin peroksizoma girişinde membran geçişini sağlar. Yağ asitlerinin membrandan geçip peroksizoma girmesiyle uzun zincirli yağ asitleri  ß-oksidasyona uğrar.   ß - oksidasyon , ATP (enerji) üretmek için yağ asidi moleküllerinin daha küçük birimlere ayrıldığı metabolik bir süreçtir. Yağ asitlerinin oksidasyonu başlıca mitokondri organelinde gerçekleşir fakat peroksizom organelleri de mitokondridekine benzer şekilde yağ asitlerinin oksidasyonunu gerçekleştirebilir. Şekil 1   ABCD1 geninde oluşan mutasyonlar sonucu uzun zincirli yağ asitleri peroksizomların içerisine giremez. Yağ asitleri peroksizoma giremediği için parçalanamaz. Bunun sonucunda uzun zincir

Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ?

  Kafein Nasıl Uyanık Kalmamızı Sağlar ? Senanur Karakuş    Şekil 1   Adenozin, bir enerji kaynağı olan ATP’nin parçalanması sonucu oluşan bir biyomoleküldür. Adenozin, adenozin reseptörlerine bağlanarak reseptörleri aktive eder ve vücudumuza dinlen uyu komutu verir. Beynimizin gün içinde enerji kullanması sonucunda nöronların içinde adenozin miktarı artar.  Adenozin miktarının artması sonucu yorgunluk hissederiz (3).   Adenozin nöronlara bağlanarak aktive ettiği adenozin reseptörünün çeşidine göre farklı etki gösterir.   Adenozin, beyni uyanık tutan A1 reseptörüne bağlanıp aktive ederse uyanık kalmamıza yardımcı olan nöronların aktivitesi azalır. Adenozin, uykuyu başlatan A2a reseptörüne bağlanıp aktive ederse uykuyu sağlayan nöronların aktivitesi artar.   Bu iki reseptörün etkisi farklı olsa da sonuç olarak uykuyu başlatma ve uyanık kalmayı zorlaştırma etkisi oluşturur ve   uyku oluşur (1). Şekil 2: Adenozin reseptörleri ve uyku.   Uyku sırasında beynimiz enerji depolarını yenile

Haftalık Planlayıcı (Yeni Yıla Özel)

  Buraya tıklayarak yeni yıla özel hazırladığımız ücretsiz haftalık planlayıcıyı indirebilirsiniz.