Gebelik Ve EpigenetikŞeyma Güler
Epigenetik
Epigenetik,
DNA dizisinde modifikasyonlar içermeyen gen ekspresyonundaki veya hücresel
fenotiplerdeki kalıtsal değişikliklerdir.
Gebelikte
epigenetik mekanizmalar, hem maternal-fetal hem de çevresel faktörlere yanıt
veren dinamik bir olgudur. Çeşitli gebelik evreleri sırasında embriyo-fetal
gelişimi etkileyebilir ve değiştirebilir.
Peki
anne beslenmesi, stres hormonları ve teratojenler gibi gebeliği ve doğum öncesi
gelişimi etkileyebilecek çevresel faktörler epigenetik değişikleri nasıl
etkiliyor?
Stres Hormonları
Birçok veri, doğum öncesi erken yaşam stresi yani anne
depresyonu, kronik stres, istismar gibi sebeplerle bebekte psikopatoloji ve
bilişsel bozukluklar insidansı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu
düşündürmektedir. Erken yaşam stresi, farklı dokularda farklı şekillerde etki
ederek gen ekspresyonunu değiştirir ve epigenetik modifikasyonları indükler.
İnsanlarda, fetal beyne ulaşan aşırı miktarda
kortikotropin salıcı hormon (CRH) ve kortizol, kişiliği değiştirebilir ve
nörotransmiter aktivitesindeki değişiklikler yoluyla dikkat eksikliklerine ve
depresif hastalığa yatkınlık yaratabilir. Bu sebeple nörodavranışsal
değişiklikler gebelik öncesi stresle ilişkilendirilmiştir.
Beslenme ve Çevre
Gebelik öncesi dönemden yaklaşık iki yaşına kadar olan
ilk 1000 gün, erken beslenmenin epigenetik değişiklikler üzerindeki etkisi
sayesinde gelişimsel programlamada önemli bir rol oynayabileceği ve gelişimi
etkileyebileceği dönem olarak kabul edilir. Örneğin yaşamın ilerleyen
dönemlerinde kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet ve diğer kronik
durumlara karşı bireysel duyarlılık olur. Yeme bozukluğu olan hastalar, düşük,
erken doğum veya zayıf fetal büyüme veya malformasyonlar gibi fetal anomaliler
gibi olumsuz gebelik sonuçları gösterir. Pek çok besinin (B vitamini, folik
asit, çinko) değişen seviyeleri, fetal bozukluklar geliştirme riskini
artırabilir.
Hamilelik sırasında besin eksikliği de yaşamın sonraki
çeşitli sonuçlarıyla ilişkilendirilmiştir. Örneğin, fetal yaşam sırasındaki
kıtlık, yetişkinlikte glukoz intoleransı veya koroner arter hastalığı
geliştirme riskini artırabilir. Maruz kalan bireyin cinsiyetine ve maruziyetin
gebelik zamanlamasına bağlı olarak DNA metilasyonunda kalıcı değişiklikler yaratabilir.
Ayrıca maternal obezite ve yüksek yağlı diyet, yavruda sadece metabolik
bozukluklara değil, aynı zamanda nörogelişimsel morbiditeye de neden olabilir.
Hamilelik sırasında annenin aşırı yemesi ve düşük protein tüketimi, yavru
dokusunda önemli miRNA düzensizliği ile ilişkilidir; bu durum, sütten kesme
yaşı kadar erken yavrularda kronik iltihaplanma durumu ve metabolik sağlık ile
ilişkili olabilir.
Son çalışmalara göre, yavrunun epigenomundaki
modifikasyonlar, spermdeki epigenetik modifikasyonların aracılık ettiği baba
beslenmesinden bile etkilenebilir.
Teratojenler
Stres, besinler ve endokrin bozuculara ek olarak,
ilaçlar, alkol veya kötüye kullanılan maddeler gibi diğer çevresel faktörler,
hormonal dengesizliğin yanı sıra genel gen ekspresyon modelinde değişiklikler
ve nihayetinde embriyonik gelişim üzerinde olumsuz etkiler üretir.
En iyi bilinen ve en çok çalışılan teratojenlerden
biri etanoldür, çünkü çok çeşitli gelişimsel anormalliklere neden olabilir.
Alkolle ilişkili neonatal anormallikler yaygın olarak fetal alkol spektrum
bozukluğu (FASD) olarak adlandırılır.
FASD'nin en şiddetli formu fetal alkol sendromu (FAS)
olarak adlandırılır ve büyüme geriliği, yüz anormallikleri ve merkezi sinir
sistemi eksiklikleri olarak kendini gösterir. Gebelik sırasında alkole maruz
kalmanın zararlı sonuçlara yol açmadığı belirli bir zaman olmasa da en çok
erken embriyonik aşamada maruz kalma ciddi doğum kusurları ile ilişkilidir.
Ne yazık ki, hamilelik sırasında sigara içmek,
özellikle teratojenlere dikkat seviyesinin çok yüksek olmadığı bazı
popülasyonlarda hala çok yaygındır. Annenin sigara içmesi, daha küçük doğum
ağırlığı ve baş çevresi ve ayrıca gebelik yaşı için daha kısa uzunluk ile
ilişkilidir. Ayrıca, annenin sigara içmesi obezite, solunum yolu enfeksiyonu ve
kardiyovasküler, psikiyatrik ve davranış bozuklukları riskinde artış ile
ilişkilidir.
Annenin sigara içmesine ek olarak, hamilelik sırasında
havadaki partiküler madde, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, arsenik, ağır
metaller, kannabinoidler ve kalıcı organik kirleticilere maruz kalma epigenetik
değişikliklerle ilişkilendirilmiştir.
Sonuç olarak gebelik, gebeliğin etkili bir şekilde
gerçekleşmesini, sürdürülmesini ve uygun şekilde sonlandırılmasını sağlamak
için çeşitli mekanizmaların devreye girdiği dinamik bir durumdur.
Epigenetik düzenlemeler, gebelik ve gelişimin temel
bir özelliğidir ancak oldukça yavaş gerçekleşir. Bu tür epigenetik
mekanizmaların bilgisi sayesinde gebelikle ilişkili hastalık riskleri için yeni
biyobelirteçlerin tanımlanması sağlanabilir. Bu tür biyobelirteçler, risk
faktörlerinin ve maruz kalma düzeylerinin erken tespiti için araçların
geliştirilmesi için gerekli olabilir.
Referanslar
- Andrawus, M.; Sharvit, L.; Atzmon, G. Epigenetics and Pregnancy: Conditional Snapshot or Rolling Event. Int. J. Mol. Sci. 2022, 23, 12698. https://doi.org/10.3390/ijms232012698
- Zuccarello, D., Sorrentino, U., Brasson, V. et al. Epigenetics of pregnancy: looking beyond the DNA code. J Assist Reprod Genet 39, 801–816 (2022). https://doi.org/10.1007/s10815-022-02451-x
- Breton, C.V., Landon, R., Kahn, L.G. et al. Exploring the evidence for epigenetic regulation of environmental influences on child health across generations. Commun Biol 4, 769 (2021). https://doi.org/10.1038/s42003-021-02316-6
Yorumlar
Yorum Gönder